İzmir’den Dönmeden Hemen Önce
- Şebnem Kayhan

- 23 Kas
- 1 dakikada okunur
İzmir’den ayrılmadan önce, hiçbir plan yapmadan çizmiştim bunu. Aslında o an bilerek değil, içimde biriken şeyi dışarı çıkarmak için elim kaleme gitmişti. Şehrin kokusu, ışığı, sesleri… hepsi sanki bende bir yer kapatıyordu, ben de o sıkışan yeri çizgiye boşaltıyordum.
İnsanın bir şehirle arasında kurduğu bağ bazen fotoğrafa sığmaz, kelimeler de yetmez. Benim için “ayrılmadan önce çizmek” hep bir tür kapanış ritüeli oldu. Bir şehrin bende bıraktığını, o şehirden ne aldığımı, neyi arkada bıraktığımı ancak o çizgiyle fark ediyorum.
Bu çizimde de öyle oldu. Belki yüz belki gölge belki bir duygu…Net değil ama dürüst. Çünkü gitmeden hemen önce insan kendine en çok yaklaşıyor.
İzmir’e dair hissettiğim şey tam olarak buydu: Biraz kalmak isteği, biraz gitme zorunluluğu, biraz da “tam şimdi bir şey oluyordu sanki” hissi. O yüzden bu çizim, benim için bir hatıra değil —daha çok bir eşik.
İstanbul’a döndüğümde anladım: Bazen şehir seni dönüştürür, bazen sen şehirden kaçarken dönüşmüş olursun.





Yorumlar